Bursa’da Felsefe Söyleşileri ‘zihin felsefesi’ ile başladı

BURSA (İGFA) – Bursa Uludağ Üniversitesi İdeoloji Tarihi Anabilim Kısmı Lideri Prof. Dr. Metin Becermen’in idaresinde gerçekleşen söyleşide Doç. Dr. Demircioğlu, “Beyin zihin bağının bir gizem olduğunu tabir etti.

Konuşmasına, ideolojinin Aristotoles’in dediği üzere şaşkınlıkla başladığını söz ederek giren Doç. Dr. Demircioğlu, “Bir problemi fark etmeden yaşayabilirsiniz. Lakin felsefeci burada bir sorun var der ve siz de onun üzerine düşünmeye başlarsınız” dedi.

Doç. Dr. Demircioğlu, “Zihin sahibi olan varlık denilince; algılayan, hisseden ve düşünen varlıkların anlaşılır. Kayanın bir iç dünyası yoktur. İnsanın, köpeğin ise vardır. Bu manada iç dünyası olan varlıkların zihni olduğunu da söz edebiliriz. Renk algısı ekşi tadı, satranç atağı üzerine düşünme, aşk üzere. Fizikî tecrübelerin fenomenal şuur tecrübesi olarak isimlendirilir. Vücudumuzu bir unsur olarak değerlendirirsek, bu hususun içinde fenomenal şuur tecrübeleriyle içinde bir şeyler oluyor. Öbür hususların bu türlü bir fenomenal şuur hali yok. Neden? Ben neye sahibim ki fenomenal bilince sahibim? Beyin varlığının bunu açıklaması gerekir denilebilir. Kimileri burada bir sorun yok diyor. Fikir ve şuur insan beyninin eserleridir diyor Engels. Bir kesim için açık seçik ortada olan bir durum var. Birtakım felsefeciler için ise hayret edilecek bir şey var.” diye konuştu.

FELSEFECİNİN HAYRET ETTİĞİ ŞEY…

Doç Dr. Erhan Demircioğlu, “İnsan beyni bir manasında bir atom yumağı. Bir grup neronlar var ve ağlar kuruyorlar. Pekala neden buradan bir şuur çıksın. Felsefecinin hayret ettiği şey. Rastgele bir husustan farkı olmayan bir beyefendisinin bir zihin zenginliğini açıklayabilmesi” diyerek, “Bir beyefendisine dışarıdan bakarak, bu şuur sahibidir diyemeyiz. Bu gördüğümüz beyin unsuru, bizim kahve tadını algılamamızı sağlayamazmış üzere görünüyor. Beyni başka organlardan ayıran şey ne? Beyni zihnin odağı diye görüyoruz. Böbreği görmüyoruz. İkisi ortasındaki farklılıklar kahve tadını almamızdaki farkı neden yaratıyor. Beyin aslında bir et. Düşünen, hisseden ve aşık olan bir et parçası” tabirlerini kullandı.

Doç. Dr. Demircioğlu, “Naom Chomsky, birtakım şeyler sorun, kimi şeyler bir gizemdir der. Kimi şeyleri çözmek için neleri keşfedersek çözeceğimizi bilirsek bu sorundur. Fakat birtakım şeyleri çözmek için nelere gereksinimimizin olduğunu bile bilmiyorsak bu bir gizemdir. Beyin zihin münasebeti bu açıdan bir gizemdir. Şayet bir zihin sahibiysek, bu bir grup sahip olduğumuz özelliklerle açıklanabiliyor olması gerekiyor. Şayet açıklanamıyorsa ortada bir gizem vardır. Felsefeciler burada ayrılıyor. Birisi eleyici maddecilik, yanılsamacılık deniliyor. Biz zihin sahibi olduğumuzu düşünüyoruz aslında zihin sahibi değiliz diyor. Böylelikle sorun ortadan kalkıyor” dedi.

Söyleşi sonrası soruları da yanıtlayan Doç. Dr. Demircioğlu ve Prof. Dr. Becermen’e Çağdaş Eğitim Kooperatifi’nin “Kır Çiçekleri Okusun Diye” toplumsal sorumluluk projesine ismine yapılan bağışın sertifikası, geçmiş dönem BUSİAD Yönetim Kurulu Liderlerinden Mehmet Arif Özer tarafından verildi.